ÜLKÜCÜ ŞEHİT HÜSEYİN YAVUZ
ŞEHİT OLDUĞU
TARİH: 22 EKİM 1993
ŞEHİT EDİLDİĞİ
YER: DİYARBAKIR
DOĞDUĞU YER: KONYA-BOZKIR
İLÇESİ-PABUÇLAR BELDESİ.
MESLEĞİ: İŞÇİ
28.Temmuz.1967
yılında Konya ili Bozkır ilçesi Pabuçlar beldesinde doğan ve bekâr olan Hüseyin
YAVUZ Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü mezunuydu. Diyarbakır ili Hazro Dadaşlar Köyü İlköğretim
Okulu'nda onbeş günlük öğretmendi.
OLAY GÜNÜ:
Diyarbakır ili Hazro
Dadaşlar Köyü İlköğretim Okulu'nda henüz onbeş günlük öğretmen iken, üç
öğretmen arkadaşı ve köy imamı ile birlikte kaçırılarak, 22/Ekim/1993 tarihinde
şehit edildi. Adı, Konya'da bir elektrik trafosuna verildi.
ÜLKÜDAŞIMIZA
ALLAH’TAN RAHMET DİLİYORUM.
ÖNEMLİ NOT: ŞEHİTLERİMİZLE İLGİLİ ELİNDE BİLGİ,
RESİM OLAN VARSA YA DA DÜZELTİLMESİ GEREKEN BİRŞEY VARSA LÜTFEN BANA ÖZEL
MESAJDAN YAZSIN. TEŞEKKÜRLER.
KEFENE
TOPLANAN ŞEHİD-HÜSEYİN YAVUZ
Bu yazıyı kimse beğensin diye yazmadım.. Bu yazıyı
o dönemki arkadaşlarım arasında kalem tutanlardan biri olduğum, konunun birebir
şahidi olduğum, şehidimin hatırlanması için iki satır yazıp, belki hakkını
helal etmesini umduğum için yazdım..ve Allah şahidimdir ki;o günkü acıyı
iliklerime kadar hissederek, gözyaşlarıma engel olamadan yazdım..
Aklımın yerini öfkeye-kine bıraktığı.. Özlemin, iç
acıtan noktaya vardığı.. Yüreğin cendereye sıkıştırılmışcasına daraldığı bir
isimdir o.. Adı geçtiğinde tebessüm getiren anılarla karışık.. Ardından
gözyaşımı tutamadığım, çilesini-ölümünü unutamadığım öz kardaşımdır o.. Cenab-ı
Hakk katında en yüksek dereceye layık görülüp, insanlar arasında değeri
bilinmemiş, -hala da bilinmeyen- gerçek bir Ülkü devidir o..
..
67'de gariban mı gariban, yok-yoksul bir ailede
doğar Hüseyin.. Yoksullugun tarifi yapılsa, o tarif onları anlatmaktan naçar
kalır..o derece çileli, abartısız sadece kuru ekmek, iki zeytinle tek öğün..
Önlüksüz, ayakkabısız, harçlıksız okul yılları.. Bir yanda yokluk, bir yanda
anlamadığı bilmediği kavgalar kavgalar.. Yollarda patlayan bombalar.. Büyür
Hüseyin..
Kendisi gibi yaşayan, kendisi gibi düşünen
dostları-kardeşleri olur.. Ülkü Ocaklarıyla tanışır.. Bir yanda tahsil telaşı,
bir yanda yokluk.. Diğer yanda da vatan sevdası oluşur ki nasıl.. Ömrü davadır,
düşü Turandır artık.. Bir tek rekat namaz borcu olmayan bir Anadolu çocuğudur
o.. Hem Alptir,hem eren.. Ocakta dergi dağıtılacaktır, hemen üstlenir Hüseyin..
Dolmuş parası olmadığından yıllarca yürümüştür, onun işidir o.. Yürür Hüseyin..
Senelerce, üyesi olduğu ocakların muhasibidir.
Döneminde tek bir kuruş heba olmamış, bir tek dergi sahipsiz
kalmamıştır.Ülkücüler dışında da her cemaate, tarafı yönü belirsiz herkese o
dergi iletilmiş, okutulmuştur.Öyle bir şevkle, öylesi bir bilinçle çalışır..
Koşar Hüseyin..
Tahsil? Tahsili uzadıkca uzar.. Bir halı,bir kanepe
ve piknik tüpünden oluşan bir harabeyi ev haline getirip orada
barınmaktadır.Arkadaşlarının (onu mahcup etmemek adına) "çay içmeye"
gelirken getirdikleri o bitmez tükenmez bereketteki çayı ikram eder misafirlerine..
Sabahlara kadar devam eden sohbetlerden sonra okuluna gider, çıkışta ise
"Ocağına".. Boş kalan zamanlarında gah bir magazada tezgahtarlık
bulur, gah yük taşır.. Ülkücüyseniz; öz kardeşinizdir,her türlü şakaya açıktır,
yüzünden gülümsemesi neredeyse hiç silinmez.. Ne derseniz deyin, bütün
içtenliğiyle güler Hüseyin..
Zor yıllar.. ağır yaşanmış, çileyle-sıkıntılarla
bezenmiş günler.. Bitmek tükenmek bilmeyen sobasız kışlar geçer.. Bitirir
sonunda okulunu "öğretmen" olur Hüseyin.. Ancak öyle hemen tayin edilmez
öğretmenler.. iki yıl daha tayin bekleyerek, yarı aç yarı tok yaşar Hüseyin..
.........................
Tarih 07.10.1993
Ocak civarında bir kitabevimiz var, oradayım.
Herzamanki gibi gülerek içeri girdi, ama ayrı bir sevinci var belli.. Gözleri
ışıl ışıl..
-Kalk bakim çay söyle,simit getirdim:)
-Hayrola Hüseyin, neyi kutluyoruz?
-Tayin çıktı kardeş,Allaha şükür sonunda
-Allah hayırlı etsin,nereye?
-Diyarbakır Hazro
-Bu bıyıklarla gidersen seni vururlar:)
-Vursunlar kardeş,gideceğiz elbet.. Orası vatan
değilmi?
..........................
Bu konuşma aynen bu şekilde yaşandı..Pek çok
arkadaşımızla da aynı şeyler konuşulmuş, aynı şaka yapılmış, sonradan
öğrendik.. Günler sonra arkadaşlarımızla birlikte helalleştik-uğurladık
otogardan, Diyarbakıra doğru.. gider Hüseyin..
22.10.1993.. Hazro ilçesindeki okul müdürü aslında
pkk adına bilgi toplamaktadır.Güya kendisiyle birlikte 4 öğretmen kaçırılır.. 4
öğretmen en ağır işkencelerle şehit edilir,sadece o müdür kurtulur.Olaydan
aylar sonra pkkya çalıştığı ispat edilir.. olayın acı yanı ise; onca çileyi
çeken bu garip öğretmenin ilk maaşını dahi alamadan şehadeti, çocuklarını
okutmaya gittiği kansızlarca katledilmiş olmasıdır..
"Bıyıkları yüzünden" o kadar işkence
edilir ki; naaşı tek parça halinde getirilemediğinden kefene sarılarak
gönderilmiştir.. Naaşını taşıyan ambulans ise,"hiç bir şekilde
ailesine,arkadaşlarına göstermeyin"talimatı alarak yola çıkmış, hastane
bahçesine kadar da durmamıştır. Cenazenin hastane bahçesine girmesiyle; haberi
alıp alanı dolduran 1500 Bozkurt tekbirlerle kardeşlerini uğurlamış,300 mt
mesafedeki morga eller üzerinde kayan tabutun inmesi, o kalabalıga rağmen 2
dakika sürmemiştir..
Dizlerinin bağı çözülmüş,gözyaşları içindeki
babasını tanımam zor olmadı..Yanına yaklaştığımda o da beni
tanıdı..Kalabalıktaki uğultu arasında zor duyabildiğim bir sesle;
-"Allah razı olsun sizlerden oğul.. Kefenle
gelmese, kefen alacak param yoktu!Siz olmasanız cenaze kalkmayacaktı!"
dedi.Zavallı ihtiyar, oğlunun gidişinin tam idrakinde değil, ortada kalmadığına
seviniyor!öylesi bir yokluk, öylesi derin bir acı..
Ben bu yaşıma kadar canımı bu kadar acıtan,
yüreğimi yerinden söküp alırcasına bir ses tonu duymadım..Ertesi gün yapılan
cenazesi ise binlerce ülkücünün birlik olduğu devasa bir mitinge dönüştü..
Elbirliğiyle kardeşimize yakışır şekilde uğurladık.. gitti Hüseyin..
Bu yazıyı okurken; boğazınızda bir yumru
oluşmuyorsa,Ülkücü değilsiniz!Kimi öğretmen, kimi asker,kimi polis.. binlerce
şehidin her birinde benzer hikayeler vardır..Her biri; farklı zaman
dilimlerinde aynı imanla,aynı inançla canlarını-kanlarını harmanlayarak bugüne
gelmemizi sağladılar.. Onlara sahip çıkmıyor,lime lime doğrandıkları halde geri
adım atmayan, iman abidesi ülkü devlerini hiçe sayıyorsanız, adam bile
değilsiniz! Parti oyunları, iç çekişmeler,benlik davaları gütmek onların kanına
ihanettir,ortak olmaktır..
Biz oldukça sık görüşürüz Hüseyinle..
Cumamız,Bayramımız,kandilimiz birdir.. Hiçbir yasinde aklımdan çıkmamıştır,
yazdığım hiçbir yazıda, hiçbir şiirde "orası vatan değilmi?"
cümlesini gözümün önünden ayırmadım.. Kardeşliğimize halel getirmedim..
Ülkemin bölünmesine çanak tutan beyler; Ben
ülkücüyüm ama filancanın adaylığını istiyorum diye nifak tohumu serpen
efendiler! Binlerce şedihin kanı üzerinde dolaşıp, sanal sayfalarda ahkam kesen
klavye sultanları! Benim Rasulallah(S.A.V) 'ın köşküne bitişik oturan bir
kardeşim var!Biliyorum ki ona sesini duyurması hiç zor olmayacak!
"Kim bizim kanımızla yazdığımızı silmeye
çalışırsa, Allah (C.C) onu kahretsin!Kim bizi yok sayarsa, Allah (C.C) onu
rahmetinde yok saysın" diyor.. Benden demesi..
Levent Itez